1992 ve 94 yılları arasında yaşanan kuşatmanın ardından; kulağa korkunç, yüreğe ağır gelen bu acı dolu günler aklımızdan çıkmasa da umutlarımızdan uzak durmak zorunda. Hüznüyle müsemma Bosna Hersek mutlu yüzüyle anılmalı, solan renklerini bir bir canlandırmalı! Artık vakit hüzün kovan kuşunun, taşı toprağı delip, önünde dağ olsa güneşle buluşan, umutla yeşeren çiçeklerin, acı dolu hatıralarla, umut dolu yürekleri harmanlamak vakti. Vakit komşumuzun duvarındaki kurşun deliğini değil, yüzündeki tebessümü tüm dünyaya yaymak vakti! O yüzden haydin istikamet; yoğurtlu böreği, efsane köftesiyle parmaklarınızı yiyip, kültürüyle keyifleneceğiniz, her adımınızda farklı bir milletin, inanışın izini takip edeceğiniz, doğa güzellikleriyle büyülü Bosna Hersek!
Yaşama, kurtuluşa yer altından da olsa bir el uzatan, kapı aralayan Aliya İzzetbegoviç’in Boşnak halkıyla birlikte verdiği mücadelenin kilit noktası burası! Kurtuluş için yerin altına sızan küçücük bir ışığın, güneş olup bir halkı aydınlattığı yer! Şimdilerde müze olarak kullanılan, savaş aletlerinin, o an fotoğraflarının sergisini görmeden gözleri uzaklara dikmemek gerek! Önce kapı komşumuzu sonra, karşı caddemizi, sonra bitişik ilçemizi ve genişleyen dünyamızı öğrenmeli! Dünyanın bir ucuna damdan düşmeden önce, yakınlarımıza da bir göz değdirip kulak kabartmalı!
Birinci dünya savaşının başladığı, Arşidük Franz Ferdinand suikastının saniyeler içinde gerçekleşip bir devri kapattığı Latin köprüsü, birçok efsanenin de merkez noktası. Saraybosna’nın kayıp hikayeleri, anlatmakla sonu gelecek, rahatça dinlenecek gibi değil. Dinler savaşının ortasında kalan sırılsıklam aşıkların köprüsü burası! Her dokunuştan onlarca ah geliyor. Bosna Hersek’e ziyaret insanın ruhuna ilaç gibi geliyor. İnsan kendine sormadan edemiyor; “Türkiye’de kapı komşumuz, kardeşimiz, canımız, Balkan incimiz Sarayevo burada, peki bunca zamandır biz neredeyiz?”
Geldik Sarayevo’nun etrafı güvercinlik çiftliği olan, her köşesi tarih kokan, bir yanında kilise, öte yanında camiyle halkları kol kola yaşatan, Osmanlıdan bugünlere kalan yapıların sıra sıra dizildiği Meydanına! Hemen yanındaki baş çarşıyı adım adım gezmekle başlayalım yola! Sonra çeşmesinden akan oluk oluk aşk suyundan içmeyi aman ha unutmayalım! Bir defa içen sırılsıklam aşka yakalanırken, iki defa içenin yolu muhakkak düşermiş bu kente yine! Madem hepimizin mideleri başladı guruldamaya; Boşnak böreğinin tadına bakmak, köftesiyle lezzete doymak vakti geldi demektir. Boşverin şimdi diyeti miyeti, afiyet olsun yiyin börekleri! Burası hamurun baş şehri, aman boş geçmeyin.
Avusturya Macaristan imparatorluğu tarafından yapılan, mimarisiyle göz dolduran harika bir yapı var köprünün hemen karşısında, tramvay yolunun köşe başında! Eskilerde belediye binası olarak kullanılan bina, uzun zamandır milli kütüphane! Oldukça geniş bir alana sahip olan yapı geçmişin tüm gerçeğini saklayabilmek için yangınlara meydan okuyor! Avusturya Macaristan bölgesinde 2. Dünya savaşı’nın ardından kaybedilen insanların anısına 46’dan bu yana sönmeyen bir ateş yanıyor. Manevi değeri oldukça yüksek olan anıt yıllara meydan okuyor. Yine şehrin ortasına yapılmış kocaman satranç tablasında insanlar keyifle oyunlarını oynarken, bir yandan alışveriş caddeleri vıngır vıngır kaynıyor.
Türkiye’den gidene kucakların bir başka açıldığı, Trakya’dan bir melodinin yürekleri ısıttığı canımız memleket Saraybosna! Sabrının sonunda umutların yemyeşil doğsun! Biraz Avusturya – Macaristan, biraz Hırvatistan, eser miktarda Sırbistan lezzeti duyacağınız, her dönemin mimarisini ayrı ayrı seyre dalacağınız, çarşılarını gezmekten keyif alacağınız, ister modern ister otantik gönlünüzce zaman geçireceğiniz Bosna Hersek ziyaretini iple çekelim! En kısa zamanda atlayıp birlikte gidelim! Bosna Hersek’in çeşitliliğini görmeyen kalmasın diye, Ligarba Turizm kolları sıvayıp bizler için muazzam bir seyahat planlıyor!
Bir Yorum Yazın
Yorumlar