Bütün önlemlere rağmen İtalyan turizm sektörü küresel koronavirüs salgınından ağır darbe aldı. Analistler, salgın sona erdiğinde sektörün toparlanabileceğini, ancak bunun için reformlara ihtiyaç duyulacağını belirtti.
İtalya, ülke genelinde koronavirüse karşı başlatılan karantina uygulamasının bir parçası olarak Mart ayı başlarında turistlere sınırlarını kapatan ilk Avrupa ülkeleri arasındaydı. Haziran ayından bu yana kısıtlamalar yavaş yavaş hafifletildiği halde, gelen turist sayısı önceki yıllara göre önemli ölçüde azaldı.
Sektörün uğradığı zararın boyutunu ölçmenin kesin bir yolu yok; ancak zararın (çok) büyük olduğuna da şüphe yok: Bu hafta başında turizm sektörü grupları Confiturismo ve Assoturismo, bu yıl sektörün uğrayacağı ekonomik zararın toplamda 100 milyar euro’yu (118 milyar ABD doları) bulabileceğini öngören sarsıcı bir rapor yayınladı. Rapor doğruysa, sözü edilen rakam, ülkenin geçtiğimiz yılki gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 6’sından fazlasını veya toplam ekonomik kayıpların yarısından fazlasını oluşturuyor. İtalya Maliye Bakanlığı, ülke ekonomisindeki zararın bütün bir yıl boyunca sürmesini beklerken, Maliye Bakanı Roberto Gualtieri’nin tahminine göre ekonomi bu yıl yüzde 10’dan fazla küçülmeyecek.
Turizm sektörü (otel veya restoran sahiplerinden tur şirketlerine ve havayollarına kadar), bu kadar büyük bir darbeden kurtulabilecek mi? Napoli’deki Federico II Üniversitesi’nden Çağdaş Tarih Profesörü Annunziata Berrino, Xinhua’ya yaptığı açıklamada, “Turizm sektörü ortadan kalkmayacak” dedi.
Berrino sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülke geçmişte büyük zorluklar yaşadı. Unutmayın ki 2. Dünya Savaşı sırasında Napoli’deki beş otelden dördü yıkıldı. Kapatılmadı, yıkıldı! Yaşadığımız trajediyi küçümsemek istemiyorum, ama oteller ve restoranlar yıkılıyor değil.” İyileşmenin hızlı olmayacağını söyleyen Berrino, bu görüşünü yansıtan “Nulla Sera ‘Come Prima” (“Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak”) adlı bir kitap üzerinde çalışıyor. Pandemi ortadan kalktığında bile, insanlar ilk başta seyahat konusunda çekingen olacaklar ve salgına eşlik eden küresel ekonomik durgunluk, seyahat etmek isteyenlerin daha az paraya sahip olacağı anlamına da gelecek. “Farklı bir turizme hazırlıklı olmalıyız” diyen Berino, “Sürdürülebilir turizm için bir model oluşturarak, İtalya’nın Venedik, Roma ve Floransa gibi büyük şehirlerin ötesinde sahip olduğu zenginliklere dikkat çekmek için çalışmamız gerek” dedi.
Venedik’teki Ca’ Foscari Üniversitesi Uluslararası Turizm Ekonomisi Araştırmaları Merkezi Direktörü Mara Manente, İtalya’nın, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak kabul edilen 55 yere sahip olduğuna dikkat çekti. Bu sayı, Çin’deki Dünya Mirası yerlerin sayısına eşit ve diğer tüm ülkelerden fazla. Manente, yaptığı açıklamada, “İtalya’nın turistlere sunabileceği çok şey var; ancak belirli yönlerinin tanıtımında daha iyi iş çıkarması gerekiyor” dedi. İtalya’nın 2017-2022 dönemi ulusal turizm planının bir parçası olarak sürdürülebilirlik ve çeşitliliğe odaklanmaya çoktan başladığını belirten Manente, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu alanda süren tartışmalardan biri, turizm sektörü stratejisinin bugün olduğu gibi bölgesel düzeyde mi, yoksa ulusal düzeyde mi yürütülmesi gerektiği. Ulusal düzeyde yürütülecek bir stratejiye çok daha fazla özellik dahil edilebilir, ama bu durumda yerel düzeyde sahip olunan güçlü yönlere ve zaaflara uyum sağlanamayabilir. “Bu durgun dönemde reform sürecinin hızlanmasını bekliyoruz” deyen Manente, “Doğru dengeyi bulmalı ve doğru reformları yapmalıyız. Böylece geri dönen turistlerin sayısı artmaya başladığında hazır olacağız.”
Bir Yorum Yazın
Yorumlar