İnanç; toplumsal insan tarafından desteklenen bir tür değerler sistemi, aslında tümüyle soyut bir icat! Peki neden inanmak zorundayız? Kalabalıkları kontrol edebilmek için mi? Gerekli güvenlik ihtiyacı için mi? Rüzgâra kapılıp savrulmak yerine bir hedefler bütünü oluşturup, hayatımızı derleyip toparlamak için mi? Ya da sadece bilmediğimiz bir ebedi göçten korktuğumuz için yaşamdaki kaygılarımızı hafifletmek mi derdimiz? Belki de sadece mutlu olmak içindi başlarda! Homo Sapiensi yaşayan tüm canlılardan ayıran şeyin ne olduğunu biliyor musunuz? Soyut düşünebilmekle doğrudan bağlantılı olarak geliştirebilen inanç sistemi. Yani dünyada diğer tüm canlılardan bağımsız yarattığımız her şey; tanrı, millet, para, yasa, hak, adalet; insanların hayal gücü olmazsa var olamazlar!
Harari der ki; insan türü dışındaki hiçbir canlıdan, biraz da abartarak, elindeki son yemeğini, tanrısına sunarsa daha fazlasını yiyebileceği vaadiyle alamazsınız! İnanç korunma ihtiyacının beslediği bir sığınma ise eğer, insanın içsel yolculuğunun da en büyük destekçisi olmuşsa uzak tarihten bu yana, geçmişle kıyaslandığında bir hayli artan ve dünyaya daha çok yayılan insan türünün, yakın ya da uzak atalarının inançlarının doğduğu yerlere ayak basmak istemesinden doğal bir şey yoktur. Dünyayı etkisi altına alan, insanlar için yol gösterici birer pusula vazifesi gören dinlerin kutsal mekanlarında sıra!
Kutsala yolculuk kendi içsel yolculuğumuzdur aynı zamanda, insan kendini gerçekleştirmek için ihtiyaç duyar inanmaya! Yapılan şey inandığın değerlerin merkezlerinden medet ummak gibi görünse de çıkılan kilometresiz bir yolculuktur aslında! Başlayalım ilk durağımızla kutsallara manevi yolculuğa.
Milattan önce 2000’li yıllara tarihlenen, Kuran’da şehirlerin anası sıfatıyla anılan şehirdir Mekke! İslam’ın mühim bir şartı, zenginin farzı Hac ziyaretiyle açalım kutsal listemizi. Kutsallığı tabi ki hazreti Muhammed’in doğum yeri olmasıyla bağlantılıdır ancak asıl hikâyesini Kabe’yi inşa ettiren İbrahim Peygamber’den ve bölgede yaşamı başlatan, halen bin derde şifa olduğuna inanılan zemzem suyundan alır.
İslam dininin ilk ve en kutsal ibadet merkezi, esasen bir camii ancak şahsına münhasır bir kutsal mekan Kabe, haç ibadetinin merkez noktası, Mescid-i Haram’da bulunuyor. İslam Peygamberi Muhammed’in inzivaya çekildiği, Kuran’ın peygambere bildirildiği kabul edilen Hira Mağarası’nın bulunduğu Nur dağı da Mekke’nin kuzeyinde yer alıyor. Her yıl haç mevsiminde, dünyanın her köşesinden üç milyona yakın Müslüman, dünyanın en korunaklı sit alanlarından biri olan Mekke’yi ziyaret ediyor.
Tarihleri 2000 yıl kadar daha eskiye çekiyor, dünyanın en eski şehirlerinden biriyle devam ediyoruz. Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar için mühim ve ortak kutsaldır Kudüs! Dolayısıyla dinler tarihinin merkezi konumunda olan Kudüs’te binlerce sinagog, yüzlerce kilise ve camii bulunur! Unesco Dünya Mirası konusunda zengin olan şehirde; Müslümanların ilk kıblesi olduğuna inanılan Mescid-i Aksa Kudüs’te bulunuyor. Tıpkı ibadet sırasında yüzünü Kabe’ye dönen Müslümanlar gibi, Yahudiler için kutsal olan ve kıble kabul edilen ağlama duvarı da Kudüs’te bulunuyor.
Mekke’den sonra Müslümanların ikinci kutsal şehri kabul edilen Medine de Hac ziyaretine dayalı ibadet için büyük bir önem arz ediyor. Medine’ye de Mekke gibi yalnızca Müslümanlar girebiliyor, yani burada yalnızca inanç turizmi gerçekleşiyor. Medine’nin kutsal mekanı, en önemli yapısı Mescid-i Nebevi İslam Peygamberi Muhammed tarafından mescit olarak inşa edilse de sonrasında naşına ev sahipliği yapmış, Müslümanların tabii oldukları peygamberlerinin kabrine dönüşmüştür. Ve Kabe’den sonra en çok ziyaret edilen kutsal mekandır.
Sırada Hristiyanlığın merkezindeki kutsal mekan olmanın yanında bir devlet olan Vatikan var! Vatikan dünyanın tümüyle dinle yönetilen yani teokratik tek ülkesidir. Burası Roma’nın kalbinde yer alan, yüzölçümü olarak dünyanın en küçük ülkesi ve Hristiyanlık dininin Katolik mezhebinin yönetim merkezi! Vatikan devletinin ve Hristiyanlık aleminin dini lideri Papa, halkına buradan sesleniyor.
Özellikle Hristiyanlığın kutsal mekanlarında ihtişama sık rastlanıyor olsa da eminiz ki böylesine oldukça nadir rastlanır! Hem sanatsal hem de mimari anlamda oldukça görkemli olan bu yapı, içinde yer alan Vatikan Müzesi ile tarihe korunaklı bir sandık olma görevini de üstleniyor. St Peter Bazilikası ve Sistine Şapeli büyüleyici iç mimari ve süslemeleriyle kendine hayran bırakıyor. Vatikan’ı koruyan ilginç giyimli İsviçreli muhafızlar ise turistlerin şaşkın bakışlarına maruz kalıyor.
Çin Halk Cumhuriyetinde yer alan, Tibet’in tanrılar şehri Lhasa’da sıra! Himalaya dağlarının doruklarında, gökyüzüne uzanan tapınak, Budistlerin kutsal lideri Dalay Lama’ya atfedilmiş. Dağın başında ihtişamlı bir tesis gibi, tümü de Unesco Dünya Mirasları Listesine çoktan adını yazdıran; Jokhang Tapınağı, Norbulingka ve Potala Sarayı, Sera ve Drepung Manastırı, Zhefeng Tapınağı gibi bir çok farklı yapı bulunuyor.
Budistlerin hac ibadeti için ziyaret ettiği Lhasa’da tüm görkemiyle yükselen Jokhang Tapınağının kıyılarında diz çökmüş ya da secde etmiş çok sayıda hacı görmek mümkündür. Her yıl bir milyonun üstünde insan Tibet’e kutsal yolculuğa çıkmaktadır.
Motorlu taşıt, et ve alkol’ün girmesi yasak olan, Hindu yaratılış tanrısının yeryüzüne düştüğü(indiği) yerde sıra, Hindular için Hac ziyaretini kapsayan bei kutsal mekandan birindeyiz; Puskhar! Burada bulunan ilahi kabul edilen göl ise, tıpkı günah çıkarma, hac ziyaretini sırasında günahlardan arınma gibi bir vazife üstlenir ve Ekim, Kasım aylarında Puskhar gölünde yıkananlar manevi olarak ruhlarının temizlendiğine inanır. Görsel olarak da Puskhar gölü ve burada bulanan sayısız tapınağın oluşturduğu görüntü de oldukça büyüleyicidir.
Geldik Hristiyanlığın doğuşuna önderlik eden kutsal Peygamber İsa’nın doğduğu, Müslüman şehrine! Her yıl Noel ve Paskalya döneminde Hristiyanların akınına uğrayan Filistin toprakları, farklı dinlerin kutsal ziyaretlerine ev sahipliği yapıyor. İsrail Kralı Davud Peygamber’in de İsa ile aynı yerde doğduğu kabul edilir.
Beytüllahim’de bulunan doğuş kilisesi Hristiyanlığın doğuşu ve inanışın var olması açısından oldukça kıymetlidir. Ve Hristiyan alemi tarafından gerekli ilgili görür.
Budizmin temel ilkelerinin belirlendiği ve ilk vaazın verildiği böyle olarak kabul edilen Varanasi; inancın yeşerdiği bölge olması sebebiyle oldukça önemli. Guatama Buda tarafından belirlenen dört hac merkezinden biri burası. Bir milyondan fazla hacı her yıl şehri ziyaret için buraya akın ediyor.
Budizm’de suyun arındırıcı etkisi oldukça büyüktür. Varanasi’nin en önemli su kaynağı da elbette ki Ganj Nehri. Hac yolculuğu sırasında nehirde yıkanan insanlar, ruhlarını kötülüklerden arındırmış, günahlarını nehrin sularıyla sonsuza dek akıtmış oluyorlar. Ve ölen kişinin külleri nehir kıyısında yakıldıktan sonra külleri nehre uçurulur, zira nehrin ruhları serbest bırakıp özgürleştirdiğine inanılır. Ya da yanan bedenler Ganj Nehri üzerine bırakılan ahşap sallarla sonsuzluğa uğurlanır.
Bir Yorum Yazın
Yorumlar