Seyahatlerimizde başımızı sokacak bir çatı, dinlence için en uygun lokasyonda konumlanmış bir yataktır normalde otel! Ama bu kez farklı! Hayal gücünü zorlayan, biraz da maceraya davet eden otellerde sıra! Dünyanın bir ucunda bir ırmak kenarında saçımızı savuran o küçük esinti çıkar mı akıldan? Otel deyip geçmeyin daha ne anılar var henüz yaşanmamış ancak bu oteller sayesinde yaşanacak! Mekânın hayallerle bağlantısı büyük, kimi otelleri yatakhanelerden ayıran özellikleri de onları düşlerde başrol yapacak kadar tılsımlıdır. Bu otellerin kullanım şekli konaklama değil heyecanlı bir ziyaret!
Kamp yapmak için gittiğiniz, çadırınızın penceresinden kuzey ışıklarının büyülü manzarası izleyerek geçirdiğiniz harika bir gecenin ardından zihninizde çakan şimşektir Kakslauttanen Oteli. Tam da böyle bir hayalin mimarı, çadır kamp diziliminde, Eskimoların “İgloları” biçiminde bir seyir kolonisi kurmuş buraya! Karların içinde, bembeyaz doğayı renklendiren yeşil gökyüzü ışıkları eşliğinde, cam tavanların altında sıcacık birkaç gece! Yaşama geçecek, dünyaca ünlenecek ne hayaller kurdurur misafirine kim bilir? Bu ambiyansın hayalinin içinde capcanlı birkaç gün geçirmeye, dünya harikasında güzel birer uyku çekmeye hevesli olanlar için muazzam bir tesis.
Zürafaları ellerinizle mi beslemek istersiniz yoksa aynı tabağı paylaşıp öğünlerinize ortak etmek mi? Bir çizgi filmin içine düşmek, dev boyunlu zürafaların tatlı arkadaşlıklarıyla harika bir tatil geçirip, yaşam boyu unutamayacağınız bir deneyim yaşamak için muazzam bir otel burası! Pencerelerinizde zürafa gülüşleri, bahçenizde nazik ziyaretleriyle Nairobi’nin en meşhur binalarından birinde, Kenya’da ailecek sıcacık bir tatile hazırsanız, hiç vakit kaybetmeyin. Dünya üzerinde dördüncü katta kurduğunuz kahvaltı masasının hemen yanındaki dev pencereden, ellerinizle zürafa besleyeceğiniz tek yer burası! Kulağa ilginç geliyor değil mi?
Hafta sonunuzu Tasman’da; üstelik ormanın ortasına terkedilmiş bir çizmenin içinde geçirmek ister misiniz? Belki tavşan deliğinden çıkacak Alice ile eğlenceli bir çay saati de geçirirsiniz 🙂 Şaka bir yana Yeni Zelanda’da sadece iki katlı ve toplamda iki odalı, çizme görünümünde inşa edilmiş şirin bir otel içinde, ormanın cırcır böcekli sakinliğinde bir hafta sonu kulağa garip gelse de iştah kabartıyor. Bu küçücük yuvanın iç dizaynında kullanılan mobilya tercihleri oldukça romantik, bu da tatlı bir yıl dönümü kaçamağı, aşk tazeleme tatilleri için, tabi boş yer bulabilirseniz, oldukça enteresan ve bir o kadar cazip bir deneyim vadediyor. Kristal kadehlerinizi kırılmaz kutusunda yanınıza almayı unutmayın!
İsveçli bilim adamları çalışırken girişimciler boş durmamış; dünyanın kara deliğini de kendilerini kaybetmenin yolunu da bulmuş! Sık ormanların içinde aynaların arkasına kamufle olup doğanın bir parçası olmaya çözüm bulmuşlar. Ormanın ortasında, ağaçların içinde, yerden yükseklere konumlanan bu görünmez küplerin sakinleri; kapıdan girdikleri anda hem bu muazzam doğanın içinde çırılçıplak kalmanın hem de tek adımda yok olmanın hazzını yaşayabiliyor. Kuşların aldanıp çarpmaması için dış yüzeyi kızılötesi film ile kaplanan Hotel Mirror Cube; şehirli olmanın yüklerinden arınıp birkaç gün doğayla baş başa her şeyi unutup huzuru hissetmek için, muazzam bir konaklama alternatifi sunuyor! Burası gün sonunda uykuda harcanacak değil, tatilin tüm zamanını geçirmek için konaklanacak bir otel olma özelliğini taşıyor!
Madem Heraklitos bir nehirde iki kez yıkanılmayacağını söylemiş, o zaman bir otelde de bir defadan fazla kalınmamalı diyen Kanadalılar, her yıl buzdan otel yapıp, mevsim sonunda erimesine ve yeni yılda yeniden inşa edilmesine karar vermiş. Her yıl yeniden buz kütlelerinden oyularak yapılan bu otelin içi tamamen buz ile dizayn edilmiş. Merdivenler, pencereler, sehpalar öyle ki yataklar dahil tüm mobilyalar buzdan! Kış tatili için gün sayanlar, kar kütlesinin içinde, kışın birkaç gecesini bu tek katlı orijinal sanat eserinde geçirmek isteyenler dikkat, her an eriyebilir. Gözünüzün gördüğü, dokunduğunuz, kullandığınız her şeyin buzdan olduğu bu muazzam otelde kendinizi karlar kralı ya da kraliçesi gibi hissedeceksiniz. Hayalleriniz güneşin elinde, derin bir nefes, birkaç battaniye sıcağıyla, Mart ayının sonunda eriyip suya karışacak olan otele, yılbaşından hemen sonra vaktiniz varken bir seyahat planlayın deriz.
Tepesinden sular fışkıran bir yanardağın içinde konakladığınızı düşünün, hayal edemediyseniz buyurun Şili’ye! Macera seviyorsanız otelin giriş kapısına ulaşmak için kullanmak zorunda olduğunuz asma ahşap köprüden geçerken yüreğinizi şöyle bir hoplatın. Yağmur ormanlarının ortasında, doğal bir oluşumun içine yapılan, minik perdeli pencereleri olmasa, otel olduğuna inanması güç bir yapı burası. Yine masalsı bir görüntü, yine ahşap bir yapı ve doğanın bir parçası olduğu su götürmez volkanik dağ örüntüsü, sıcacık birkaç gece, cam tavanlarda izlenen sicim gibi yağmur… Hadi alın biletleri, koyulun yola! Masalı yaşamak varken dinlemek olmaz!
Mecnun olup çöllere düşen, Leyla’nın elinden bir yudum su içemeyen aşkzedeler, çölde vahayı bulmak, harika bir serapla neşenizi bulmak için adres çöl ama hikâye bu kez farklı! Yer; uçsuz bucaksız kumların içinde beliren bir cennet! Hayalle gerçek arasında bir konaklama deneyimi yaşayıp, yıllar sonra susuzluğun ve sıcağın başına vurmasıyla görülen bir halüsinasyon mu, yoksa harika bir tesis mi olduğu konusunda akıllarda hep bir soru işareti bırakacak kadar düşsel bu yerde birkaç gece geçirirken, bolca fotoğraf çekmeyi ihmal etmeyin. Maazallah inanmayanlar olur! Abu Dhabi’de kumun renginden ayrılmayan bu yapı muhakkak ölümsüzleşmeli.
Bir uçurum gördünüz, hayallerinizin sonu, yaşamınızın en boğucu anında adımlarınız sizi sürükledi bu dev yüksekliğin ta kıyısına! Korkuyla sıkı sıkıya yumduğunuz gözlerinizi bir anlığına açtığınızda bir de bakmışsınız, cennet ayaklarınızın altında! Hayalleriniz yeşerir, umutlarınızın fideleri yeniden uç verir, Çin’de yerin dibine, uçurumun eşiğine inşa edilen bu termal otel tam bir cennet! Uluslararası tasarım yarışmalarında birinciliği olan bu muazzam yapı, su ile dolu bir taş ocağının üzerine bina edilmiş. Dev bir çukurun ortasında, dışarıda kar fırtınası varken bedeniniz sıcak suyun içinde; deneyimin böylesi yaşanmadan bilinmez, ilgili blog içeriğine buradan ulaşabileceğiniz Çin’in güzellikleri saymakla bitmez ama bu saklı cenneti de görmeden, yaşadım denmez.
Boeing 727 sayılı uçak sonsuza dek konduğu yağmur ormanlarında, ilginç bir deneyim ihtimali olarak park halinde misafirlerini bekliyor. Burası bir uçak otel! Bu kez gökyüzünde uçmayacak ama ayaklarınızı yere de basamayacaksınız! İç dizaynı yenilenen, vakti zamanında göklerde süzülen bu uçak, Manuel Antonio Ulusal Parkı’nda, orman içinde ve yerden on beş metre yüksekte duruyor. Havada asılı kalmış bir uçağın içinde macera dolu bir gece vadediyor. Uçak ile gemi güvertesi karışımı ahşap bir bölme de uçağa ormanların içinde ilginç bir görüntü kazandırmış. Okyanus üzerinden uçup geçmek yerinde, kıyısında mola vermiş bir uçakta olmayı tercih edenler, Costa Rica harika bir deneyim sunuyor.
İster deniz altında balıkların kıyısında, ister suyun içinde doğal yaşamın orta yerinde, ister güvertede yıldızların altında; Pemba adası denizin ortasında salınan ilginç otelcikleriyle dikkat çekici bir konaklama deneyimi sunuyor. Denizin üzerinde ahşap bir salın üzerine inşa edilmiş bir bungalov, bir kat altında, yani denizin içinde salınan bir yatak odası, güneşlenmeye uygun bir de teras; bu üç katlı yapı, su altı, deniz seviyesi ve gökyüzü olmak üzere dünyanın tüm katmanlarında konaklamanızı sağlıyor. Gözlerinizi açtığınızda yanı başınızda bir vatoz ya da tatlı bir yunus gülümsemesi karşılayabilir sizleri. Gece meteor yağmuru altında açık havada uyumanın keyfini de sürebilirsiniz. Bu kez balıklar engin denizde, sizler akvaryumun içinde. Ne demiş atalarımız; tebdili mekânda rahatlık vardır!
English 
中文
Bir Yorum Yazın
Yorumlar