Buralarda yağmurun, karın, soğuğun hakim olduğu kış sürerken sıcacık bir yaz mevsimine geçmeye, denizle güneşle buluşmaya ne dersiniz?
Unesco araştırmasına göre dünyanın en çok görülmek istenen ülkesi olan Küba tam da bunun için biçilmiş kaftan.
Turistlerin Küba’yı ziyaret etmek için en çok rağbet gösterdikleri zaman dilimi 1 Mayıs. Komünizmin sürdüğü ülkede İşçi Bayramı çok büyük şenliklerle kutlanıyor. Noel ve yaz mevsiminde de turizm en yüksek sezonuna girdiğinden fiyatlar bununla bağlantılı olarak artıyor ve yer bulmak zorlaşıyor.
Türkiye’den Küba’ya direkt ve aktarmalı uçuşlar var. 15 saat kadar süren uçuş süresi çok uzun gelebilir ama inanın buna değecek.
Ülkenin başkenti Havana’daki Jose Marti Uluslararası Havaalanı gayet mütevazı. Şehir merkezine doğru ilerlerken Che Guevara ve Fidel Castro posterleri, 50’li yılların Amerikan arabaları, koloniyal tarzdaki yapılar, rengarenk giyimli kadınlar, erkekler, müziğin ritmine ayak uydurup dans edenler göreceksiniz…
Küba’da “Casa Particular” adı verilen ev pansiyonculuğu yaygın. Yerel halkın arasında onlarla sohbet ederek günler geçirmenin keyfi bir başka. Pansiyonlarda sabah kahvaltısı ev sahipleri tarafından hazırlanıyor. Ülkede ekolojik tarım yapıldığından meyvelerin, sebzelerin tadına doyum olmuyor.
Bizden mesafe olarak çok uzak olsa da Kübalılar Türkiye’yi iyi biliyorlar. Türkiye dendiğinde akıllara ilk gelenler ise Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve ünlü şairimiz Nazım Hikmet.
Havana’da şehrin en güzel, en büyük caddelerinden Del Puerto Caddesi’nde Atatürk’ün büstü var. Kübalıların Atatürk’ü kendi özgürlük mücadelelerinde rol model olarak aldıkları, okullarda ders olarak işledikleri de aktarılıyor.
Kübalılar Muhteşem Yüzyıl, Aşk-ı Memnu, Karadayı, Gümüş, Fatmagül’ün Suçu Ne gibi birçok Türk dizisini de severek seyrediyorlar.
Havana’daki ilk duraklarınızdan biri Che’nin Casablanca bölgesindeki evi olmalı. Şehre hakim bir tepede 20 metre yüksekliğindeki İsa heykelinin biraz arkasındaki evi Che büro olarak kullanıyormuş, sonrasında müze haline getirilmiş. Burada Arjantinli bir doktor iken, yoksulluk ile başa çıkmanın yolunu bulma arayışında Marksist-Leninist politikacı olan, gerilla lideri, devrimci Ernesto Che Guevara’nın dönemini yansıtan resim, fotoğraf, mektup, kişisel objeler gibi tarihe tanıklık eden birçok belge sergileniyor.
Evin girişindeki tabelada Che’nin çok sevdiği, pek çok şiirini ezbere bildiği Nazım Hikmet’e atıfta bulunduğu sözleri dikkat çekiyor. Nazım Hikmet’in Piraye için yazdığı “Karıma Mektup” şiirinden alıntıyı Che, Küba devrimi öncesinde Fidel Castro ve yoldaşlarıyla birlikte hapishanedeyken eşine yazdığı bir mektupta kullanmış. Sözler şöyle:
“Bundan sonra tıpkı Hikmet’in yaptığı gibi kendi ölümümü rahatsız edici bir olgudan daha fazlası olarak görmeyeceğim. Ve yalnız yarım kalmış bir şarkının acısını toprağa götüreceğim.”
Şehrin simgelerinden olan Devrim Meydanı’nı gezmeden olmaz. Tüm gösterilerin ve protestoların yapıldığı bu meydanda devrimin önemli isimlerinden Jose Martini anıtı ve Che’nin siluetinin bulunduğu İçişleri Bakanlığı binası bulunuyor.
Devrimden önceki meclis olan Capitolio Nacional ise şimdilerde Bilim ve Teknoloji Bakanlığı olarak kullanılıyor ve devrimden önceki Küba’yı anlamak için önemli bir anıt olarak kabul ediliyor.
Şehrin en eski meydanı Plaza de la Iglesia ve çevresindeki Havana Kent Müzesi, Otomobil Müzesi, Eski Tapınak, Eski Kale, Modern Seramik Sanatı Müzesi de kentin gezilecek diğer yerleri arasında yer alıyor.
Havana’da ilginç yerlerden biri de Çin mahallesi. İki komünist ülkenin sıkı bağlantısı nedeniyle zamanında pek çok Çinli bu ülkeye gelmiş. Her zaman cıvıl cıvıl kendisine özgü bir mahalle burası…
Ülkemizde de çok sevilen Buena Vista Social Club müzik topluluğu Havana’da Cafe Taberna’da sahne alıyor. Güzel müzik ve harika danslarla dolu çok keyifli bir akşam için mutlaka gidin.
Ülkenin başkenti Havana; Bale Festivali, Film Festivali, Caz Festivali ve Karnaval gibi önemli uluslararası sanat etkinliklerine ev sahipliği yapıyor.
Bol müzikli, bol danslı, çok keyifli Küba’da eğlencenin tavan yaptığı yer ise Trinidad. Unesco tarafından 1988 yılından beri Dünya Mirası listesine alınan şehir, tarihte şeker kamışına dayanan büyük gelir kaynağı nedeniyle Küba’nın en zengin ailelerinin yaşadığı yermiş. Tabi ki devrimden sonra bu yapı değişmiş. Şehrin Casa de la Musica adındaki eğlence merkezinde profesyonel dansçılar tarafından sergilenen dans gösterilerini kaçırmayın.
Mağara diskosu olan Discoteca Cueva de Ayala eğlenmek için farklı bir seçenek. Floridita adlı Küba’nın başka şehirlerinde de şubeleri olan bar da canlı müziği, samimi ortamı ile güzel bir seçenek. Bu ülkedeki neredeyse bütün bar ve restoranlar gibi Floridita tabelasında “Hemingway’ın favorisi” ibaresi bulunuyor.
Plaza Mayor adlı merkezin yakınlarındaki Arnavut kaldırımlı ara sokaklarda kurulan pazarda buraya özgü kolyeler, küpeler, yüzükler, Che baskılı tişörtler, çantalar, biblolar, yerel ressamların resimleri gibi çeşitli hediyelik eşyaları satın alabilirsiniz.
Trinidad gezinizde benim yaptığım gibi buradaki şipşirin ilkokulu ziyaret edebilir, kilise, kilisenin yanındaki kule ev, birkaç müze haline getirilmiş eski zengin evi de görebilirsiniz.
İznaga Kulesi ise zamanında zengin mülk sahibinin kölelerini gözlemek için yaptırdığı 184 basamaklı bir kontrol kulesiymiş. Anlatılanlara göre izlenen kölelerin hızlı çalışmadıkları gibi gerekçelerle buradan ateş edilip acımasızca katledildikleri bile oluyormuş.
Ancon plajı tropik güzellikleriyle çok cazip. Ancon Plajı’nda geçirdiğiniz saatler yoğun Küba gezinizde dingin atmosferi ile size kısa bir mola verdirtecek. Çünkü Küba demek az uyku, bol eğlence demek…
Pastoral yapısıyla ünlü Vinales kasabası ülkenin Pinar Del Rio vilayetinde yer alıyor.
Verandalı, bahçeli ve tahta evleri, küçük meydanı ve meydanı çevreleyen kafe, lokanta, gece kulüpleri ile çok şirin bir kasaba burası…
Özellikle vadisi ve buradaki dünyanın en büyük resimlerinden biri olduğu söylenen Mural de la Prehistoria (Tarih Öncesi Duvar Resmi) adlı dev kaya resmiyle dikkat çekiyor. 1959 yılında Dr. Antonio Nunez Jimenez Castro ile görüşmesinde bu kayalıklarda yaptığı arkeolojik çalışmalarda buranın geçmişte yerleşim yeri olduğuna dair çeşitli bulgular elde ettiğinden bahsetmiş ve tarihi bulgulara gönderme yapan bir duvar resminin yapılması fikri doğmuş. Ünlü ressam Diego Rivera’nın öğrencisi Leovigoldo Gonzales yönetiminde yaklaşık 80 metre yükseklikte, 120 metre uzunluktaki bir alanda, yerel ressamlar ve çiftçilerin de emeğiyle bu dev eser ortaya çıkmış.
Vinales’de organik tarım yapılan çiftlikler ve bu çiftliklerin şirin lokantalarına uğramalısınız. Küba’nın İspanyol, Karayipler, Afrika, Fransız, Çin yemek kültüründen izler taşıyan son derece zengin bir mutfağı var.
At turuna katılmak, tütün tarlaları ve köyleri aşarak puro üretimi yapan imalathanelerde soluklanmak da mümkün. Burada Cueva Del İndio isimli mağarada yürümek ve sonrasında tekne turu yapmak ise heyecan verici seçeneklerden biri…
Ülkenin diğer önemli şehirleri ise Varadero, Santa Clara, Cienfuegos ve Santa Domingo.
Bir Yorum Yazın
Yorumlar