Çin’in en büyük şehri, ticari ve finansal merkezi olan Şanghay “denizin üstü” anlamına geliyor. Geleneksel atmosfer ile uzay çağının görkemini bir arada yaşatan bu şehir, ülkenin doğusunda, Yangtze nehrinin deltası üzerine kurulu.
Çin’de yaygın konuşulanlara göre, Pekinliler ile Şanghaylılar arasında hep bir tatlı atışma vardır. Başkent Pekinliler başlangıçta bir balıkçı köyü olan, 1930’larda liman şehri haline gelerek büyüyen bu şehre hep biraz tepeden bakarlar. Bu tarihten sonra ilk olarak şehrin The Bund diye isimlendirilen kısmında bankalar açılmış. Araziler değerlenmiş, iş hacmi artmış ve Şanghaylılar ülkenin en zenginleri arasına girmişler.
Aşkım İstanbul duymasın ama Şanghay benim tutkuyla bağlı olduğum, defalarca gittiğim halde sıkılmadığım, tam aksine her defasında keşfedecek yeni yerler bulduğum bir şehirdir. Bence bir şehri keşfetmenin en güzel yolu yürümektir. Şanghay yürümeye elverişli yapısının yanında sürekli olarak genişleyen metro ağı sayesinde ulaşımın çok rahat olmasıyla da turistler için çok caziptir. Farklı damak tatlarına uygun, bol çeşitteki lezzetleri tadabilmeniz; ipek giysiler, bitki çayları, inci aksesuarlar, Çini porselenler gibi Çin’e özgü pek çok şeyi bulabilmeniz açısından burası tam bir cennettir. Yıllar önce dünyanın en ünlü markalarının birebir taklitleri de rahatça alınabiliyordu ancak şimdilerde göz önünde değil de, daha gizli saklı yürütülüyor bu durum.
Şanghay’da mutlaka görmeniz gereken ilk yer bana göre tarihi Ming Hanedanlığı’na uzanan yaklaşık 400 yıllık tarihi bahçe Yu Yuan. Tarih ve doğayla iç içe, şehrin gürültüsünden uzak, masal gibi bir gün sizi bekliyor… Burası 1559 yılında Ming Hanedanı Pan Yunduan tarafından babası Pan En’in yaşlılığında rahat etmesi için düşünülmüş. Çeşitli tarihsel ve siyasal çalkantılar nedeniyle yapımı gecikerek, 20 yıl kadar sonra tamamlanabilmiş. 30’dan fazla bölüm, konaklar, dönemeçli koridorlar, göletler, sazan balıkları, Lotus çiçekleri burada yaşayanların dokunulmazlığa ulaşabilmeleri için tasarlanmış.
Yu Yuan’i çevreleyen Eski Şehir’deki Çin’e özgü pek çok şeyin satıldığı mağazalarda alışveriş yapabilir, ülkenin en popüler çay evlerinden Huxinting çay evini görebilir, acıktığınızda çevredeki lokantalarda özgün Çin yemeklerini veya Türk ustanın marifeti olan döner ve Kahramanmaraş dondurmasını tadabilirsiniz.
5.5 km uzunluğundaki, araç trafiğine kapalı olan Nanjing Yolu mutlaka gezilmeli. Günde yaklaşık 1 milyon kişinin ziyaret ettiği tahmin edilen, Çin’in en meşhur alışveriş yerlerinden biri olan Nanjing Yolu’nda gezinti trenine binmek de hoş bir alternatif. Köklü bir ticaret merkezi olan bu yol boyunca pek çok modern alışveriş merkezi ile ucuzcu tezgahlar yan yana sıralanıyor. Her damak tadına uygun restoranlar sizi bekliyor. İster geleneksel Çin lezzetleri, ister uluslararası lokanta zincirleri seçim sizin.
Şehri ikiye bölen Huangpu nehrinin tarihi kesimi olan Puxi tarafındaki sahil şeridi The Bund günün her saati hareketlidir. Buradan şehrin gökdelenlerle dolu, yeni ve modern kesimi olan Pudong görüntüsü çekmek ise bir turist geleneğidir. Buradan gezinti teknelerine binebilir, nehirde keyifli bir gezinti yapabilirsiniz. Sömürge zamanında yapılmış oymalı taş binalar bir anda kendinizi Avrupa’da gibi hissettirecek. The Bund ziyaretinizde Galip Askerler Anıtı, Dünya Savaşı Anıtı gibi anıtlarla karşılaşacaksınız. Nehirde sel olması ihtimaline önlem olarak yapılan 1.7 km’lik sete buraya daha çok onlar geldiği için Aşıklar Duvarı ismi de veriliyor.
Buranın tadını çıkarttıktan sonra turistik yer altı tüneliyle, Pudong tarafına geçmek de bir seçenektir. Turistik tünelde ses ve ışık gösterileri eşliğinde karşı kıyıya geçmek ilginç gelecektir. Pudong tarafında gezip görülmesi gereken yerlerden Oriental Pearl (Oryantal İnci) TV kulesi şehrin turistik simgelerinden biri. 468 metrelik bu kuleden şehri kuşbakışı görebilir, cam yüzeyli tabanında gezinip, fotoğraflar çekebilirsiniz. Oryantal İnci’nin kocaman bir inciye benzeyen ilginç mimarisinin yanı sıra altındaki müze de etkileyici. Jin Mao Kulesi, Şanghay Dünya Finans Merkezi gibi gökdelenler ve Şanghay Akvaryumu da ilginizi çekecektir.
Çin’in köklü tarihini yansıtan Şanghay Müzesi 39 bin 200 metrekarelik alanda yer alıyor. Tarihi kıyafetler, haritalar, yazışmalar, saray eşyaları ve pek çok tarihi unsur burada sergileniyor.
Şanghay şehrindeki Budist tapınakların en meşhurlarından olan Jade Buda Tapınağı’nda yeşim taşlarından yapılmış Buda heykelleri bulunuyor. Zaten tapınak ismini de yeşim taşından alıyor. Burada Budist rahipleri görebilir, belki ayinlerine rastlayabilir veya dua etmeye gelenlerle karşılaşabilirsiniz.
Şehirde eğlencenin adresi Xintiandi’dir. Pek çok restoran, kafe ve barın toplandığı bu yerde canlı müzik alternatifleri de çok çeşitli. Gecesi ve gündüzü ile keyifli saatler yaşatan Xintiandi Şanghay’ın lüks simgesi sayılabilir. Bir kafeye oturup sadece gelen geçeni seyretmenin bile keyifli olduğu Xintiandi’de benim tercihim ise caz kulübüne gidip, Amerikalı şarkıcılardan bir müzik ziyafeti dinlemek oluyor.
En güzel mevsimi sonbahar
Şanghay gezisi için en güzel mevsim sonbahardır. Nemli tropikal iklimin hakim olduğu bu şehrin sonbaharında yazın bunaltıcı sıcağından uzakta, çok da soğuk olmayan havaların keyfini çıkartabilirsiniz.
Bir Yorum Yazın
Yorumlar