Bulmuşsun hayatının aşkını, ermişsin muradına! “Gelinliğim fransız gipürü olsun, damatlığıma da rugan ayakkabı yaraşır! Acaba düğünümüz nerde olsun; ben kır isterim, onun hayali salonda olsun!” derken, koşturmalar birbirini kovalamış, en çığlıklı evetlerin ardından imzalar da atılmış, tabanlar oynamaktan davul gibi şişmiş, harika bir balayının vakti çoktan gelmiştir. Dünya’nın dört bir yanı harika, sevdiğin yanındayken sana her yer cennet gibi gelirken; “Balayı için nereyi seçmeli acaba?” deyip, kafasında koca bir soru işaretiyle gezen müstakbel evlimiz, bu yazımız sana! Önce seç beğen, haritada göstermen yeter, gerisini Ligarba halleder!
Tabi ki balayı denince önermeyeni dövdükleri, önceleri el yakan, filmlerde görülen yerlerin bugünlerde klişe sayıldığı, o kadar da rüya gibi olmasına gerek yok canım deyip düğünde takılan üç kuruşun koruma altına alındığı yerden başlayacağız elbette anlatmaya! Sıkı durun şeytanın aklına gelmeyen, şaşkınlıktan nefes kesen önerimiz; Maldivler, kendisi bir şehir de değil zaten! Sayısız gelinlikli damatlıklıyla, plajlarda toplu halde el ele koşmak istiyorsanız, birbirimizin halinden ancak bir anlarız, ne güzel hep beraber masmavi denizlerin keyfine varırız diyorsanız; grup tatili yapmak niyetindeyseniz; deniz, kum, güneş, harika bir tatil için gereken her şey Maldivler’de var! Üstelik vizesiz! Hint okyanusunun kıyısında, uçsuz plajların hemen ortasında, eğrilmiş bir palmiye var, gidince göreceksiniz, onun önünde fotoğraf çekilip sosyal medya hesaplarınıza yüklemeyi unutmayın!
Geldik hayalleri ışıklarla süsleyen, el ele gezince tüm dertlerin silindiğine inanılan aşıklar şehri Paris’e! Sanatı seven, hem balımla tatil yapayım, hem sokaklarında keyifle gezmelere doyamayayım, hem sanatın tadına varayım hem de bolca kültürleneyim diyenleri pişman etmeyecek şehre. “Müze de olsun gittiğim yerde dünyanın bin bir eserini göreyim, Sen Nehri de olsun içinden geçen köprüsüne bir kilit de ben takayım! Bir de ressamlar tepesine çıkıp şehri seyreyleyeyim, Eyfel Kulesinde bir kadeh şarabımdan aşkla yudumlarken yârimin bal yanağından bir öpücük alayım” diyorsanız, niyeti bozdunuz demektir 🙂 şaka şaka yaptırın rezervasyonları, alın biletleri, hadi şimdi doğru düğün telaşına! Daha havlu kenarları dantellenecek, halının deseniyle koltuğun rengi ahenkle dans edecek.
Genç çiftimiz aşık dedik, yürekler yanıyor, şu düğün gelip geçmek bilmiyor diye çok söyledik, “Aynı yastığa baş koyuluyorsa aynı çeşmeden su içmek gerek.” dedik mi? Demediysek kulaklar dört açılsın, Roma tatili için bavullar hazırlansın, ceplerde ağırlık yapan bozuk paralar “Sonsuza dek süren aşk” dilekleriyle aşıklar çeşmesine atılsın! Buz gibi suyundan da yudumlandıysa, Roma tarihine yolculuk başlasın! Collesium’da gladyatörler gözünüzde canlansın, Spartacus izleyen bir çiftseniz sohbet iyice koyulaşsın, İspanyol Merdivenleri’nde dinlencenin keyfi çıksın, dünyanın en büyük kilisesi San Pietro’da dilekler garantilensin! Gez gez yoruldunuz tabi, karnınız da zil çalıyor hani; pizzanın en lezizi, makarnanın anne eli değmiş gibisi afiyetle yenince, üzerine kavunlu roma dondurması da çekilsin. Ohh balayının tadı da Roma’da çıkıyormuş yani.
Geldik Yunanistan’ın mavi beyaz cennetine, aşıkların hem birbirine hem bu doğa harikasına doyacağı büyülü sahil kentine! Oia için şehrin aşıklar tepesi demek yanlış olmaz, aldınız mı oraların özenle yapılmış türlü baharatlarla tatlandırılmış tavsiyesi bol şarabını elinize, iki de kadeh kaptınız mı şöyle kristal olanından, hazırsanız ve gün batımına da pek bir şey kalmadıysa, alın yerinizi tepenin başında, elinizde sevdicek eli, omzunuzda yumuşak başı, bakın mutluluk içinde ufka! Var mı bundan daha huzurlu bir an, o an olmak istediğiniz herhangi doğaüstü bir alan? Yok! Gün içinde ATV’nizi de kiralayın, çevre adalara yapılan turlara da katılın. Kayaların içine gömülü beyaz evleri sempatiyle izleyeme, varsa özel ilgiliniz fotoğraf makinenize, yoksa telefonunuza sarılma garantisi bizden. Bakmayın ufak tefek göründüğüne, geceleri pek hareketlidir Santorini. Gündüzleri çok yorulup gecesinden mahrum kalmayana, diskosu, barı, tavernası, her zevke uygun türlü eğlence mekânı da cabası!
Avuç içi kadar mutluluk yeter diye çıktıysanız yola Prag’ın estetiğinde kaybolmaya, minicik barlarındaki eşsiz Jazz performanslarıyla mest olmaya, Gepetto ustanın şehrinde kuklanın türlüsüne doymaya, meydan etkinlikleriyle gençliğinizdeki gibi sokaklarda iki bira atmaya hazır mısınız? Tepeden tırnağa estetik bir dokunuşun eseri olan Prag, muazzam birkaç gün yaşamanıza zevkle ev sahipliği yapacak. Kafka’nın adımladığı sokakları satır aralarında el ele dolaşmaya, Charles köprüsünden geçerken gökyüzü heykellerinin büyüsüne kapılıp boyun fıtığı olmaya 🙂 Petrin tepesinden şehre bakarken aşkını kollarına almaya var mısın? O zaman Prag yolcusu kalmasın!
Romantizm denince akan sular durmuşken, mimari keşfi seven çiftler, klasik müziksiz güne başlamam, filtre kahvem olmadan adım atmam diyenler! Kanal turu mu? Her gün en az bir defa sandal sefası yapmadan gece rahat uyuyamam deyip şimdiden yalana başlayanlar, Brugge tam sizlik gelsenize! Şehrin kalabalığından bunalıp, çalış çalış yorulanlar, balayı diye “yan gel yat, ye iç şiş” yapmayalım, hem samimi olalım, hem nostaljik bir hava koklayalım, çiçeğimiz henüz burnumuzdayken romantizmi de yaşayalım diyenler neredeler? Aşırın otelden kadehleri, aşık olana serbest, iade etmek şartıyla;13. Yy’dan kalma Çan Kule’sinde kaç kişi sevdiği yamacında yudumlamıştır şarabını? Üçtü etti mi şimdi beş 🙂 İşte böyle ilklere imza atmak, huzura doymak isteyenler için Brugge ideal. Mesela “Ortaçağ’da olsaydık nasıl bir aşk yaşardık acaba?” diye düşündünüz mü hiç? Düşünmeyin, gidin, yaşayın.
“Biz içi içine sığmayan, kanı deli akan, eğlenceden beri gelmeyen, yorulmak nedir bilmeyen bir çiftiz. Bakın o kadar düğün hazırlığı vız geldi, alışverişi, aile tantanası, bir yandan iş yoğunluğu bir yandan gelinlik provası trıs gitti! Verin bize eğlenceyi, hoplayıp zıplayalım, dansın dibine vuralım.” diyenler; öncelikle sakin olun gençler 🙂 Sonra soluğu İbiza’da alın, uçağa ne hacet; siz bu enerjiyle koşarak gidin, masraf çıkarmayın. Artık “ Okyanusun suyuna bir de buradan dalayım, biraz da şuradan ayaklarımı sokayım” deyip tüm plajları turlayın. Gecesini zaten anlatmaya gerek yok, tam da istediğiniz gibi, yaşayın!
Bir Yorum Yazın
Yorumlar