“Alıp başımı giderim, kimselerin de nazını çekecek değilim!” diyenler, şapkasından müsaade isteyip yol boyunca anılarını külahına anlata anlata bitiremeyenler, bir de gönlünce gezmek isteyip kimseyi de sırtına yük etmeyenler, Evet! Evet! Size söylüyoruz yalnız kovboylar, işe yarar diyeceklerimiz var! Önemli! Uzak diyarlarda lazım olur, eh bir de yanınıza yolluk olur 🙂 “Ama fena mı olur bir lokmayı bölüşsek, heyecanımızı ikilesek, birbirimizin boy boy fotoğraflarını çeksek?” diyorsanız hepsine bir çözüm buluruz meraklanmayın. Kalabalık gezmenin tadı başka, yalnız başına kaşifliğe soyunmanınki bambaşka! Şimdi konu tek tabanca!
Hür doğdum, hür gezerim diyenler, yalnız seyahat etmenin dayanılmaz cazibesinden bir lokma alsın, daha da duramaz, durdurulamazlar!
Onun canı yüzmek ister, ötekininki uzanıp yatmak, biri partilemek derdindedir öteki kültür turuyla memleket görmek, senin pilin biter onun için hayat yeni başlar! Senin enerjin dur durak dinlemezken öteki yan gelip yatar! İşinden gücünden artırıp, kırk taklalarla aldığın beş günlük tatilin üçü böylelikle heba olur! Özellikle yurt dışı seyahatleri, zamanı planlamada hata kabul etmez. Oysa yalnız olsan, kafa nereye sen oraya, bir tek keyfinin kahyasına sorsan, kimselere ayak uydurmak zorunda olmadan sadece kendine özgü ve özgün bir hikaye yazsan fena mı olur? Düşünsene elinde haritan, dilinde bir tek sen! Canın sıkıldı, planlarda kocaman değişiklikler yapasın geldi, acaba kime sorsan? Kimseye! “Tam da istediğim gibi bir seyahat oldu!” dedikten sonra ‘Ne maceraydı ama!’yı da eklesen, göğsünü gere gere evine dönsen! Azıcık abartmaktan ne çıkar sanki hikâyelerine de gönlünden kopup üç beş masal eklesen? Söz aramızda 🙂
Düşününki yanınızda bir ya da birden fazla kişiyle gittiniz sınır ötesi bir memleketle tanışmaya, sağınız Türk, solunuz Türk, yeltenir misiniz insanlarıyla etraflıca konuşmaya? Ben konuşurum diyen, sözümüz sana, boşuna kendini kandırma! Heyecanını an be an yanındakiyle paylaşmak varken, hali hazırda arkadaşlarınla ortak bir keyfe kalkışmışken, kimin umurunda daha fazlası? Ana dilinde gevezelik yapmak varken kim parçalar yabancısını? Bir sürü yeni deneyimden alıkoyar gezgini kalabalık olmak, güvenli konfor alanından çıkıp kendini her neredeysen orada hissetmeni engeller. Ha Bursa’ya gidip İskender yemişsin, ha Barselona’da tapas! Oysa yeni insanlarla tanışmak, bir sürü yeni kapı açar. Ve bir “Merhaba”, keşfin ipucunu yakalamana, gerisinin çorap söküğü gibi gelmesine fırsat sunar. Sonra artık kitap mı yazarsın, blog mu kovalarsın bilmeyiz ama anılarını paylaşmaya yer ararsın!
“Şöyle çek beni! Bir de böyle! Ya ben öyle mi dedim, olmamış bu bir daha çek!” Krizlerine son! “Ama üç kere çektirdim, bir daha istersem ayıp olur” diye, içinize sinmeyen bir dizi fotoğrafla eve dönmek derdi de yok! Onca da yol! Gidip bir daha çekilelim deseniz ne zaman gideceğiniz de bir daha görüp görmeyeceğiniz de meçhul! Bazı anlar vardır; nezaketten boşvermeye, başına buyruk kararlar alamayıp ziyan etmeye gelmez! Çeviriyorsunuz kameranın döner ekranını kendinize, kuruyorsunuz tripodu istediğiniz yere, zamanlayıcıyı da istediğiniz saniyeye ayarlayıp, geçiyorsunuz kamera karşısına! En güzeli de kameraların ardında sizi ayıplayacak kimselerin olmamasının verdiği rahatlıkla yapıyorsunuz şovunuzu umarsızca. Hepsi bu kadar! Bu fotoğraflar like rekoru kırmaz, doğallığınıza övgüler yağmaz, bu seyahatte herkeslerin nazarsız gözü kalmazsa, gelin biz burdayız!
Bu ne uzaklara gidiş ne de sınır dışı bir seyahattir, aslında yalnız gezi; bir tür kendine yolculuktur. İnsan gerçek kararlarını, aslında ne istediğini, gerçekten nelerden keyif aldığını ve tahammül sınırlarını keşfeder. Kendiyle olan bu şaşırtıcı tanışmasından sonra, yeni bir ben çıkar ortaya. Kimsenin verdiği görevleri, öneri temalı dayatmalarını yapmak, arzularına ortak bulmak, çekinip kendini isteklerinden alıkoymak zorunda olmadığın, sadece iç sesinle başbaşa verip kararlar aldığın, ilk kez hakikaten gönlünce geçirdiğin bir zaman dilimi. “Yazarcığım amma da büyüttün uzaya mı gidiyoruz” demeyin! Toplumun, ailenin, arkadaşın, çoktan giyindiğiniz kimliğin sınırları içinde olmanın ne demek olduğunu ancak tümünden sıyrıldığınızda anlarsınız! Ve bu uzak diyarlarda yalnız bir kovboy olmakla mümkün olur!
Bir Yorum Yazın
Yorumlar