Uganda’nın kuzeydoğusundaki sisli, engebeli sıra dağların arkasında Kidepo Vadisi Milli Parkı bulunuyor. Afrika’nın en iyi el değmemiş doğa alanları arasında yer alan Kidepo, Güney Sudan ve kuzeybatı Kenya sınırında yer alıyor. Bin 442 kilometrekarelik geniş çayır ufka doğru uzanırken, hayvanlar sınırlar arasında hiçbir engelle karşılaşmaksızın ileri geri hareket ediyor.
Vadide, kurak mevsimde kaybolan ve arkasında yaban hayvanları için göletler bırakan Narus ve Kidepo isimli iki büyük nehir var. Turistler, kurak mevsimde kurumuş nehir yataklarından arabayla geçebiliyor. Yağışlı mevsimdeyse durum farklı. Nehirlerin yatakları, parkı çevreleyen tepelerden çok fazla su taşıdıkları için sadece birkaç saat içinde hızla dolabiliyor. Hayatları tehdit altında olan avcı-toplayıcı etnik grup “Ik” ve bir başka yerel kabile olan “Karamojong”lar da parkın yakınında yaşıyor. Bölge 1962’de resmen milli park ilan edilmeden önce vahşi hayvanların ne zaman avlanacağına burada yaşayan yaşlılar karar veriyormuş. Parkın bekçisi Francis Wacal’a göre bu süreç, daha sonraki yıllarda başlayacak izinsiz avlanma öncesinde hayvanların hayatta kalmasını sağlamış.
Kidopo’yu ziyaret edenlerin parktaki bitkilerin ve hayvanların keyfini çıkarmak için başkent Kampala’dan yapılacak 700 kilometrelik bir yolculuğu göze almaları gerekiyor. Ayrıca, Kampala’nın 40 kilometre güneyindeki Entebbe’den parka yapılan özel uçuşları kullanmak da mümkün. Nefes kesen manzaranın yanı sıra, filler, aslanlar, çitalar gibi yaklaşık 80 memeli türünün ve 400’den fazla kuş türünün de keyfi çıkarılabilir. Aslanlar ve devekuşları, Kidepo gezisinin büyük ilgi noktaları. Parktaki üç ila dört saatlik gezinin ardından ziyaretçiler, seçkin otellerine dönüyorlar. Bu konaklama tesisleri arasında lüks olanlar da, uygun fiyatlı olanlar da var. Bu tesislerde yüzmek de, yerel halk hikayelerini dinlerken gece kamp ateşinin tadını çıkarmak da mümkün.
Apoka Dinlenme Kampı’nın sakinleri arasında Bull Bull isminde bir fil var. Parktaki rehberlere göre bu fil alkolü çok seviyor ve kilometrelerce öteden kokusunu alabiliyor. Fakat filin bakımına büyük özen gösterilmeli çünkü sarhoş olduğunda yıkıcı olabiliyor. Kamp ateşi, uyumadan önce gidilebilecek en iyi yer. Orada anlatılan yerel halk hikayelerinin sonu gelmiyor. Uganda, ülkede 21 Mart’ta başlayan COVID-19 salgını nedeniyle yaklaşık üç ay kapalı kaldıktan sonra milli parkları haziran ayında yeniden açtı.
Bu süreçte ülkenin turizm geliri sert bir düşüş yaşadı. Hükümet, ülkenin sektördeki kaybının her yıl kazanılan 1,6 milyon ABD dolarının üzerinde olabileceğini tahmin ediyor. Hükümet, standart işletme prosedürlerini uygulamaya koyduktan sonra parkların da yeniden açılmasını kabul etti. Herhangi bir parkı ziyaret etmek isteyen tüm turistler prosedürlere uymak zorunda. Ülkenin Entebbe Uluslararası Havaalanı, yurt dışından COVID-19 vakası gelmesi korkusuyla kapalı kalmaya devam etse de ülkedeki iç turizm yükselişte. Inside Africa Safaris-Uganda Kurucusu Taddeo Rusoke, Xinhua’ya verdiği mülakatta, firmasının yerli turistleri Kidepo gibi turistik noktalara çekmek için kampanyalar düzenlediğini söylüyor. Park yöneticileri de ülkenin COVID-19 kısıtlamalarını hafifletmeye başlamasından bu yana, yabancı turistlerin ziyaretçilerin çoğunluğunu oluşturduğu dönemlerden farklı olarak artık Ugandalıların parkı doldurduğunu belirtiyor. Devlete ait bir yaban hayatı koruma ajansı olan Uganda Wildlife Authority de ziyareti arttırmak için ülkedeki tüm parklardaki vergi oranlarını düşürdü.
Bir Yorum Yazın
Yorumlar