Kuzey Afrika’da Akdeniz’e kıyısı olan Tunus göz alabildiğine uzanan kumsalları, turkuaz renkli deniziyle deniz-güneş tatilini sevenlerin yanısıra dünyanın en önemli tarihi ve turistik mekanlarıyla da kültür turizmi tutkunlarını cezbediyor. Ülkenin batısında Cezayir, doğusunda Libya ve Akdeniz, kuzeyinde yine Akdeniz, güneyinde ise Büyük Sahra Çölü yer alıyor. Resmi dili Arapça olan ülkede Berberi dili ve Fransızca yoğun olarak konuşuluyor. Özellikle turistik tesislerde ve bölgelerde İngilizce konuşarak işlerinizi kolaylıkla yürütebiliyorsunuz. Turistlere karşı sevgi dolu ve yardımsever yaklaşımlarıyla dikkat çeken Tunus halkı, İngilizce bilmese de size yardım etmek için çaba harcıyor, gerekirse bilen birini bulup getiriyor. Türkleri çok sevdiklerini ve Türk olduğunuzu anladıkları anda övgü dolu sözler söyleyip, yardım için daha da şevklendiklerini söylemeden geçemeyeceğim.
İstanbul’dan direk uçak seferleriyle yaklaşık 3 saatte ulaşılan Tunus vize istemiyor. Tercihiniz deniz-güneş tatiliyse Tunus’a gitmek için yaz aylarını tercih edebilir, çeşitli sanat festivallerini de izleyebilirsiniz. Dünyaca ünlü Star Wars filminin çekildiği Tunus’un güneyindeki çöl bölgesine yapacağınız safari tur eşsiz bir deneyim yaşatacaktır. Çöl gezisi ve tarihi turistik yerleri keşif için Ekim-Kasım ayları daha uygun olacaktır.
Tunus’ta yapılacak çok şey, görülecek çok yer var. Tunus’un otantik ortamında adeta 1001 gece masallarında yaşayacaksınız…
Tarihi M.Ö. 1000’li yıllara dayanan Tunus’un, en eski camisi olan ve zeytin ağacı anlamına gelen Zaytuna Camisi’nde sessizliğin sesini dinleyebilir, Roma döneminde yaşamış asilzadelerin yaz sıcaklarından korunmak için yer altında kurdukları Bulla Regia şehrindeki tarihi kalıntılarda ve Roma dönemine ait birçok tarihi eseri görebileceğiniz Kartaca bölgesinde geçmişin izlerini sürebilirsiniz.
Tarihi mozaikler ilginizi çeker değil mi? Dünyanın en büyük mozaik müzelerinden olan Bardo Müzesi’nde zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız.
Ülkenin aynı adı taşıyan başkenti Tunus’un Aziz Vincent de Paul katedrali değişik mimarisiyle dikkat çekiyor. Gotik, Mağribi ve Roma mimarisinin özellikleriyle bezeli katedralin karşısındaki Saat Kulesi ve Tunus’un önemli bilim adamlarından İbn-i Haldun heykeli de görülmeli.
Tunus’un eski şehir kısmı olan Medina’da daracık sokaklarda, labirent gibi Kapalıçarşılarda şehrin gizeminin peşine düşün.
Buraya özgü gümüş takılar, deri çanta ve sandaletler; Tunus’un meşhur oymalı kapılarının motif olarak kullanıldığı duvar süsleri, aynalar, anahtarlıklar; fesler ve bol, işlemeli yöresel kıyafetler, peştemal gibi çeşitli hediyelik eşyaları buralardan alabilirsiniz. Sokaklarını buram buram yasemin kokusunun sardığı bu güzel ülkede, yasemin çiçeklerinden yapılmış kolyeler satan satıcılar her yerde karşınıza çıkıyor. Kadınlara yasemin kolyeleri, erkeklere ceketine iliştireceği tek bir yasemin pek bir yakışıyor.
Halkının büyük bölümü tarımla uğraşan, narenciye, meyve, sebze, hurma yetiştirilen özellikle zeytincilikte iddialı olan ülkeden seçebilecekleriniz arasında zeytinyağı, doğal sabunlar, Argan yağı ve Kaktüs Yağı, huzur ve şans getirdiğine inanılan Çöl Gülü Taşı da var. Beyazdan kahverengiye doğru değişebilen renk yelpazesine sahip olan Selenit (Çöl Gülü) taşı 2500 yıldır tarih boyunca çok yaygın olarak kullanılan bir kristal. Tarihin önemli uygarlıklarında özellikle Eski Mısır, Roma ve Osmanlı İmparatorluklarında değerine inanılan bir taş olmasıyla biliniyor. Tüm alışverişlerinizde pazarlık yapmayı unutmayın. Çünkü Tunus’ta pazarlıkla fiyatları epeyce aşağı çekebilirsiniz.
Kuzey Afrika’nın İslami Başkenti ve Mekke-Medine-Kudüs’ten sonra İslam’ın dördüncü önemli kenti olarak gösterilen Kairouan’da Okba In Nafa, Roma ve Bizans dönemi sütunlarının kullanımıyla inşa edilen eşsiz bir cami. El halı ve kilimleriyle ünlü Kairouan’da Tunus’a özgü margum (kilim) ve halı eksposizyonu izlenip, geçmişte şehrin su deposu olduğu söylenen Aglebit havuzları ve Berberi mozeleleri ziyaret edilmeli.
El Jem’deki tarihi Colosseum ve Müzesi sizi geçmişte mistik bir yolculuğa çıkartacak. Çeşitli sanat etkinliklerinin düzenlendiği Colosseum’da belki siz de benim gibi şanslı olup, harika bir klasik konser provasına rast gelebilirsiniz.
Turistik yatırımları ile ünlü Sousse kenti ve Tunus’un ünlü turistik limanı Port El Kantaoui ülkenin modern çehresini taşıyor. Deniz-güneş tatili tutkunlarının hiç ayrılmak istemeyecekleri Hammamet ve Cap Bon modern tesisleriyle ülkenin turizm merkezi konumunda. Tunus’ta hem turizm çalışanları, hem de yerel halk turiste karşı çok ilgililer.
Hammamet Port Yasmine’de akşamları keyifli bir yürüyüş yapabilir, L’Amiral adlı lokantada canlı müzik eşliğinde enfes Tunus şaraplarını yudumlayabilirsiniz. Canari dondurmacısında kavun veya muz yatağında enfes fıstıklı dondurmayı kaçırmayın.
Hammamet şehir merkezinde eski mahallelerin dapdar sokaklarında dolaşırken kaybolmaktan korkmayın, pek çok yerden görülen Hammamet Kalesi size yol gösterecek. Kalenin önündeki Sidi Bou Hadid Türbesi’ni geçtikten sonra muhteşem güzellikte denize ulaşacaksınız. Burada güneşin batışını izlemek bir başka güzel oluyor.
Tarihle modernliğin iç içe geçtiği Tunus’un gizemli, dapdar sokaklarında dolaşırken, bir anda duyduğunuz caz melodileriyle harika bir konserin izleyicisi olmak mümkün. Günümüzde müze ve kültür merkezi olarak kullanılan 10 hektarlık yemyeşil bir parkın içinde yer alan George Sebastian Villası veya diğer adıyla Hammamet Kültür Merkezi ve Tiyatrosu böyle sürprizli anlar sunuyor.
1920’lerde zamanın milyarderi George Sebastian tarafından yapılan, Andre Gide, Winston Churchill gibi birçok ünlünün ağırlandığı, uzun yıllar aristokrat, sanatçı ve politikacıların çeşitli davet ve partilerde buluştuğu villa, Churchill’in anılarını yazdığı yer olarak da biliniyor.
Verilen bilgiye göre, ünlü mimar Frank Lloyd Wright buranın bildiği en güzel villa olduğunu söylemiş. Villanın ana koridoru ve devamındaki odası zaman zaman sanatçıların resim, heykel gibi eserlerinin sergilendiği bir galeri gibi kullanılıyor. Odadan devam edince bahçeye bakan geniş bir havuza çıkıyorsunuz.
George Sebastian Villası’nda kahve ikramı yapılıyor. Kahvelerinizi istediğiniz yerde alabiliyorsunuz. Villanın hemen önündeki denize bakan masalarda kahve keyfinizi yapmanızı öneririm. Başta zeytin, limon, portakal ağaçları olmak üzere çeşitli ağaçların ve bitkilerin yetiştirildiği bahçe kısmında da ekolojik tarım yapılıyor.
1962 yılında ilave edilen Açıkhava Tiyatrosu’nda yaz ayları süresince konserler, tiyatro oyunları, bale gösterileri organize ediliyor. Temmuz ve Ağustos aylarında yapılan ve buranın en büyük sanatsal etkinliği olan Uluslararası Hammamet Festivali çok meşhur. Festival zamanına rast gelirseniz bu müzik ziyafetini kaçırmayın…
Tunus’un derin tarihinin ve turistik yerlerinin peşinde yoruldunuz ve acıktınız mı? Sizi birbirinden tanıdık lezzetler bekliyor. Osmanlı ve Fransız mutfağından etkilenen Tunus mutfağının en ünlü yemekleri arasında kuzu eti ilaveli kuskus, şakşuka ve çorbalar var. Başta Harissa Sos olmak üzere acı ve baharat çeşitleri bol miktarda kullanılıyor. Acılı bir yemek olan kuzu ya da koyun eti, yumurta, domates ve biberden yapılan Ojja denenebilir. Balık ve diğer deniz ürünleri sevenler içinse Tunus tam bir cennet. Bir çeşit balıklı omlet denilebilecek Brik yemeği fikir olarak alışık olmasak da çok lezzetli.
Tatlı olarak bizim hamurlu tatlılarımıza çok benzeyen Deblah veya Tunus baklavası diyebileceğim fındık parçalı Balkawa önerilerimden…
Yemeğin üzerine Tunus’taki popüler içeceklerden nane çayı, badem sütü, hurma likörü, boza veya limonata iyi gider. Buranın kahvesi de çok güzel ve çok çeşitli.
İçeceğinizi çok şirin bir sayfiye yeri olan, mavi kapılı, beyaz evleriyle meşhur Sidi Bou Said’de tepedeki Des Delices kafede enfes manzaraya karşı almaya ne dersiniz? Hemen aşağıdaki göz alabildiğine uzanan kumsal ve deniz ise adeta ziyaretçilerini çağırıyor. Muhteşem güzellikteki denize kayıtsız kalamayacak, turkuaz denizde yüzerken siz de benim gibi kalbinizi Tunus’ta bırakacaksınız.
Bir Yorum Yazın
Yorumlar