Sadece camiler değil, insanlık tarihi boyunca yaşayan tüm inançların kutsal mabetleri oldukça görkemli ve özenli inşa edilmiştir. Çoğu asırlar devirmiş, hiçbir doğal afete, felakete boyun eğmemiştir. Diğer tüm dinlerde de benzer olduğu gibi, milyonlarca insanın aynı yöne dönüp duaya kalktığı, kutsal mabedi bilip el açtığı, insan eliyle inşa edilen birer mimari örneği olan camilerde görünenin çok ötesinde anlamlar yüklüdür esasen. “Cennete giden yollar camilerden geçiyor” diyen Kirazlı’nın sözleri insanlara tesir etmiş olacak ki, kutsal birer mabet olan camilere her dönemde sanki cennet köşesi iması yüklenmiş!
İbadethane olmalarının dışında birer sanat eseri olan, Müslümanlığın geleneksel motifleriyle nakşolan, turistik açıdan da sahip olduğu eşsiz varlığı dolayısıyla popülaritesi bir hayli çoğalan, dünyanın en muhteşem camilerinde sıra!
Tarihi asırlara varmıyor, hikayesini masallar süslemiyor ama bugünün gözlerinde bayram başlatıyor, Müslümanların yaratan aşkını destekleyen, inançlarını motive eden bir güzellik sunuyor! Doğanın güzelinde, göklerin, okyanusların derinlerinde, insanın sonsuz aklının her bir zerresinde aşkı bulan insanın yine kendi yetenekleriyle inşa ettiği bu muazzam yapı 2006 yılında tamamlandı ve aynı yıl açılışı yapıldı. Mimarinde orta doğu esintisi ve Malezya ustalığı açıkça görülüyor. Melaka Adası kıyısında, Melaka Boğazı camii adıyla anılıyor, derinliklerin üzerinde salınan doğaüstü bir sandal edasıyla inanç ortaklarının ziyaretlerini bekliyor.
Tümüyle altın yaldızlı dev bir kubbenin altında, bulutlara karışan bembeyaz bir gövdeye sahip olan Camii farklı mimarisi ile dikkat çekiyor. Camiyi devlet bünyesinde memurluk yapan, aynı zamanda tren yolu inşaatını da tamamlayan Arthur Benison Hubback tasarlamış, böylece kutsal mimariler arasına adını övgüyle yazdıran bir yapıya imza atmıştır. 1917 yılında yapımı sonlanan camii gotik mimarinin harika örneklerinden biridir. Perak Sultanı’nın bir tür adağı ya da iyileşmesi üzerine teşekkür mahiyetinde yapımına başlanan cami, çok sayıda kutsal mekana ev sahipliği yapan Malezya’da bulunuyor.
Cami mimarilerinde gelenekselin çok dışında bir görünüm beklenmez, birbirini tekrarlayan belli kalıplar içine sıkışan, bilindik örneklerin küçük nüanslarla tüm dünyayı sarması beklenir. Zira genelde dinlerin kutsalları dönemsel olarak farklılık göstermekle beraber temelde kimi keskin çizgilerin içinde hapsolurlar. Ancak 1986 yılında, Pakistan’da bir cami tasarımı için kolları sıvayan Türk Mimar Vedat Dalokay alışılmışın dışında bir örnek çıkardı ortaya. Bu kez ne orta doğu ne gotik ne de islami çizgide bir eser karşımızdaki, tümüyle modern mimariyle harmanlanan bir ibadet evi! Öyleki star wars sakinlerinin beş vakit uğrak yeri deseniz kimse şaşırmaz!
Bu kez yer Fas’ın Kazablanka şehri, sihirli dokunuşları, yaratıcı mimarisiyle cami algısına yeni bir soluk getiren ise Fransız bir mimar! Atlantik kıyılarının doldurulmasıyla sular üzerine inşa edilen bu modern yapıya oldukça büyüleyici ve derinlikli bir manzara eşlik ediyor. Mimar, ibadet ederken dünyanın herhangi bir noktasında, belki de sağı solu birbirinin aynı olan engin okyanusun bir ucunda olmak isteyenler için eşsiz bir deneyim yaşatmak istemiş. Doğanın içinde ancak oldukça minimal çizgiler eşliğinde bir kutsal mabet inşa ederek İslam aleminin en modern yapılarından birine imzasını atmakla ne de iyi etti!
İslam mimarinin en seçkin ve en el yakan örneklerinden birinde sıra! Yapımına 750 milyon dolar harcanan, Brunei Sultanlığı’nda bulundan yaklaşık 20 yıllık bir tarihe ev sahipliği yapan camii, inşaatına yatırılan milyon dolarların hakkını veriyor. Her zerresi işleme, dirhemi süsleme olan camii, görenlerin gizleyemedikleri hayranlıklarıyla ününü artırıyor. Sultan’ın Allah’a şükür sunağı olan camii, ziyaretçileri tarafından sanatın merkezi ilan edilmiştir. 24 kubbeli caminin tüm kubbeleri altın yaldızlıdır. Gündüzlere renk katan cami geceleri görkemine ışık ışıltı katar!
Sri Lanka Müslümanları tarafından 1909 yılında inşa edilen camii tüm dünyadan ağırladığı misafirlerine oldukça marjinal bir mimari örneği sunuyor. Dış cephesi kırmızı beyaz motiflerle süslü olan camii isminde bulunan kırmızı rengi de sahip olduğu baskın işleme tonundan alır. Başkent Kolombo’nun en eski yapısı olan Camii dönemin sanatını yansıtan büyüleyici bir ustalık eseridir.
Burası bir camii ancak, Müslümanların kutsalına ve ibadet anlayışlarına uygun olarak inşa edilse de kapılarını tüm dünya inançlarına açıyor, kimseyi insan olmanın ötesinde dışlayıp kapı dışarı etmiyor. Ateistler de dahil olmak üzere inanan ve inanmayan herkes islamiyetin birleştirici gücünün altını çizercesine bu ortak mabede, Abu Dabi’ye davet ediliyor. Dünyanın mimari başarı olarak önde gelen birkaç camisinden ilham alınarak çok daha fazla insan kapasitesi için uygun tasarlanan camii, Birleşik Arap Emirlikleri’nin kurucusu olan Sheikh Zayed bin Sultan Al Nahyan’ın naaşını bünyesinde barındırıyor. 545 milyon dolara mal olan camii dünyadaki 8. Büyük cami olma unvanını taşıyor. Devasa yapısı, farklı kültürlerden esinler taşıyan mimarisi, geniş avluları ve birleştirici felsefesiyle de tüm dünyanın hayranlığını topluyor.
Bazen bolluk insanın önünü açar, yeteneklerini kullanmasına belki de açığa çıkarmasına yetecek kadar çok fırsat sağlar bazen de yokluk insanı dahi yapar! Etiyopya’da halk tarafından ahşap örgüyle yapılan camii de tıpkı böyle bir başarı öyküsünün eseri! Ne yapan mimarın adı var hikayede ne de gerçek bir mimar! Ama inanmak da yemek yemek, su içmek, yaşamakla kol kola giden bir ihtiyaç! Su bulmak için harcadıkları varkti ikiye katlayacakları kadar yoruldular belki ama, inançlarını yaşayabilecekleri hazır bir ibadethaneden çok daha kıymetli bir dört duvar ördüler kendilerine hem de imece usulü! Ortaklaşmanın keyfi de sadeliğin takdiri de dinleri için camii ören Müslümanların öğretisinde saklı!
Bir Yorum Yazın
Yorumlar