Türkiye’nin son dönemdeki en popüler seyahatlerinden biri Doğu Ekspresi ile yapılan, tam 25 saat süren Kars yolculuğu! Bir tam gün boyunca yaşamınızda daha önce görmediğiniz manzaralar eşliğinde kim bilir hangi sinema filminde kendinizi başrole layık görecek, ne tür klipler çekecek, çok satanlar olmaya aday olan nasıl yazılar yazacaksınız? Uzunca tren yolculuğu akla yepyeni ve heyecan verici bir deneyimin yanında, ilham da getiriyor elbette. Son dönemlerde sıkça tercih edilen bu uzun yolculuk, iştahları da bir hayli kabartıyor.
Elimizde yalnızca Doğu Ekspresi var madem, bir kere de masalsı yolculuğumuzu yaptık ve tadına sanıldığı gibi bir tam günde doyamadık diyelim, ne yapacağız? Canımız her tren çektiğinde soluğu Kars’ta mı alacağız? Tabi ki hayır! İşte bu yüzden, bu hazzı yeniden yaşamak için dünyanın farklı yerlerindeki tren yolculuklarını incelemeye ve sizinle paylaşmaya karar verdik. Alternatif bir seyahat planı olarak, aklınızın bir köşesinde bulunsun istedik.
Düşünün ki trendesiniz, ayaklarınız yere basmasa da yolculuğunuzun yerle temasının kesilmeyeceğini düşünüyor, yamaçlardan, sarp kayalıkların kıyılarından, tehlikeli virajlardan da geçseniz kendinizi güvende hissediyor, paniğe mahal vermiyorsunuz. Peki ya tam 3 saatinizi okyanusun üzerinde geçirseniz, trenle sular üzerinde uçmayı aynı rahatlıkla sürdürebilir misiniz? Boşverelim şimdi rahatlığını da bu heyecan verici deneyimin, kenarları büyük ölçüde cam olan trenin içinde nasıl bir keyif vadettiğini düşünelim. Aynı yolculukta hem saatler süren kum çöllerini aşacak, hem ormanların derinlerine girip yemyeşil manzaralar içinde yol alacak hem bembeyaz kar örtüsüyle kaplı büyülü görüntüler seyredecek bir de okyanusu tren ile aşacaksınız, bir insan daha ne ister ki? 35 saat boyunca hayalinizin almadığı bir yolculuğu tamamlayacak, Seattle’dan Los Angeles’a da varmış olacaksınız.
Agatha Christie’nin romanından uyarlanan ve bu sene vizyona giren “Doğu Ekspresinde Cinayet” filminin yegâne seti olan tren, asrın oyuncularını bir araya getirişi, üstadın kaleminden çıkan senaryosu ve beyazperde yansısıyla oldukça beğenildi. 1977 yılınca son seferini yapan, yolculuğuna 1883 yılında başlayan “Doğu Ekspresi” Paris ile İstanbul arası ulaşımı sağlayan, tarihin en lüks trenlerinden biriydi. Agatha Chiristie’nin tam bir yıl boyunca ortadan kaybolduğu, bu sırada “Şark Ekspresi” ile seyahat ettiği İstanbul’da kaldığı ve dedektiflik romanlarına konu olan bir cinayeti de burada işlediği dedikodusu yaygındır. Doğu Ekspresinde Cinayet filmi boyunca göreceğiniz trende olmak isteyecek, manzaralara eşlik ederken keyifleneceksiniz. İstanbul’dan binme şansını kaybetseniz de Londra, Paris ve Venedik arası tatlı bir seyahate çıkabilir, bu ihtişamı bizzat yaşayabilirsiniz.
Saraylarıyla meşhur Rusya demiryollarının en lüks treni deniyorsa, diyenlerin bir bildiği muhakkak vardır! Zira Rusya’nın zenginliği hem tarih, hem gösteriş hem mimari zenginlik barındırır, bu tren de neredeyse dünya seyahati vadeder. Moskova’dan Tahran’a uzanan tren, dosdoğru yolcusunu İran’ın başşehrine bırakmıyor. Bu arada bir dolu tarihi bölge, doğa harikası ve ülkeyi de göstere göstere geziyor. Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan… gibi bir çok ülke ziyaretini de eksik etmeyen tren oldukça da konforlu bir seyahat fırsatı sunuyor. Hem şık hem konforlu hem de bolca gezmeli dolaşmalı, daha ne istiyorsunuz! Önce Rusya’nın kırmızı gecelerine, oradan Tahran’ın trafiğinden sıyrılıp zerdeçallı pilavını yemeğe! Harika bir deneyim olacak, hiç şüpheniz olmasın. Sibirya soğuklarına bir iki yudum kanyak iyi gelir.
Bir hafta boyunca saraylardan hallice bir tren seyir halindeyken, tüm zamanınızı yolculukta geçirmek ama bu kez bir yerden başka bir yere varmaktansa bizzat trende yaşamak kulağa nasıl geliyor? 20si oldukça lüks olmak üzere toplamda 43 kabin ve de iki restoranı bulunuyor. Bir ucundan bir ucuna gezinti zaten günlük efor limitini tamamlıyor. Trenin görünümü biraz nostaljik, paşa dedenizle birlikte katılmak isterseniz isabet olur! Her gerecin plastikleştiği, dekorasyonların tek tipleşip basitleştiği günümüz toplu taşımalarının yanında şıklığını korumaya belli ki yeminli, otantik bir tren Maharajas Express! Delhi ile Mumbai arasında seyreden tren 8 gecelik yolculuğunu, Hindistan’ın en önemli noktalarından geçerek tamamlıyor.
Elinizde bir haritayla ve havaya kaldırdığınız baş parmağınız yardımıyla rüzgarın esiş yönüne savrulmak, çoğu planının dışında kalıp Allah ne verdiyse yaşamak mı? Yoksa milyar dolarlar harcayıp harcadığın paranın hakkını vermek, anı ölümsüzleştirmek derdine düşüp fotoğraf ekmekten zamanı yakalayamamak mı? Ya da Amerika’yı keşfini kolaylaştıracak oturduğun yerden üç boyutlu, rahat koltuklu bir seyir ziyafeti sunan California Zephyr ile tam 52 saat süren bir tren yolculuğuna çıkmak mı? Chicago’dan San Francisco’ya uzanan, 4 bin kilometrelik yolun tadını çıkarın!
Sıra “Acelem yok ağır ağır gideyim, hiç gözümü yorup, başımı döndürüp, midemi bulandırmayayım! Varmaya değil, yolun tadını almaya geldim, hiç de acelem yok hız kasmaya da gerek yok!” diyenler için uygun olan trende; Buzul ekspresi. Tabi zemin kaygan, hava soğuk olunca trenler de 40km hızın üstüne çıkmıyor, aheste manzaralar eşliğinde geçen muazzam yolculuk da tren sakinlerine yarıyor. Kim ister ki Alp dağlarının nefis manzarasını doyasıya seyretmek varken bir hışımla geçip gitmeyi? Yolculuk için yaz ve bahar aylarını tercih edenler için de yeşilin her tonunun hazır beklediği sürprizler var. İsviçre içinde seyahat edenler için 7,5 saatlik bir görsel şölen sunuyor Buzul ekspresi!
Bir Yorum Yazın
Yorumlar