Az sonra manzaralarıyla büyüleneceğiniz yer altı cennetleri ne tasarım ödüllü birer sanat galerisi ne de ülkelerin vitrini olmak için memleketin sanatçıları tarafından el birliğiyle inşa edilmiş, hükümet binaları ya da kutsal mekânlar! Aslına bakarsanız bu gördüğünüz görsel harikalar, milyonlarca kişinin gün içinde defalarca kez geçip gittiği, metro deyip geçmek gelmese de içimizden, basit haliyle metro istasyonları!
Ülkemizde de kimi metro istasyonlarının dönemsel olarak resim sergilerini misafir ettikleri, müzisyenleri ağırladığı olur! Hatta son yıllarda yapılan metro istasyonlarının eskiye nazaran oldukça özenli, sanat sever olduğunu söylemek de mümkün. Ancak şimdi sıralayacağımız dünyadan manzaralar çok daha farklı bir yerde konumlanıyor. Öyle ki bırakın şehrin büyüsünü, mutfağının lezzetini, kültürünün zenginliğini, bu metrolara binmek ya da sadece gidip havasını teneffüs etmek için seyahat planı yapılır!
Yer altında inşa edilen bir metronun, vitraylarla bezenmiş tümüyle camla kaplı bir tavanı olduğunu ve bu ışık kubbesinde insanlığın hayat hikayesinin resmedildiğini düşünün! Dünyanın en kıymetli sanat eserlerinden biri, halka açık, hatta halkın yolunun üstüne kurulan en etkileyici görüntülerden biri! Gökkuşağının tüm renklerinin gözlendiği vitraylarla süslü cam yüzey; İtalyan Sanatçı Narcissus Quagliata’nın muhteşem eseri! 4500 cam panelden oluşan yapı, metronun tavanında 2180 metrekarelik bir alan kaplarken, yerin altında büyülü bir atmosfer yaratıyor.
Yerin altına mı indik, göğün yedinci katına mı çıktık? Yoksa zaman mekan algımızı uzay boşluğunda salındığımız için mi yitirdik? Deniz altında mıyız, uzayın derininde mi? sorularını hiç abartısız birbiri ardına sıralayacağınız, buzulların dibiyle, gök yüzünün bir köşesinde olmak arasında da kalacağınız, çok ilginç bir tasarımla karşı karşıyayız! İnsanın gün içinde yapacağı sıradan bir seyahatin böyle fantastik bir yolculuğa dönüşebilmesi ne muhteşem! Toledo metrosundayız kısaca; yerin 50 metre kadar altında, iç yüzeyi tamamen mavi ve yeşil moziklerle kaplanmış, ışıltısı bol bir dünyada!
Napoli – İtalya metrosu istasyonlarını sanat harikalarına çevirmek konusunda ısrarcı. Sırada bir diğer durağımız, Napoli Üniversitesi İstasyonunun alameti harikası var! Bu kez dijital çağın esinini taşıyan istasyonumuz çok renkli, çok kültürlü ve yenilikçi tarzda; New Yorklu sanatçı Karim Rashid tarafından 2008 senesinde tasarlanmış. Bilginin ve iletişimin temsili olan bu yapıyla, özellikle bir Üniversite İstasyonu seçilerek Napoli için; sahip olduğu köklü tarihin ötesinde entelektüel yeni bir kimlik yaratılıyor.
Rusya denince haziran ayına rastlayan günlerden söz etmeyen, beyaz gecelerin büyüsüne değinmeden geçeniniz var mı? Ya da görkemli saraylarının nasıl da görülmeye, tez vakitte gidilmeye değer olduğunu söylemeyen var mı? Moskova denince Kızık Meydan’ın hikâyesi de muhakkak kulağınıza azıcık çalınır ama metrolarını duyanınız var mı? Moskova’da 11 hat üzerinde 160’ı aşkın istasyonun bulunduğunu biliyor musunuz? Peki ya bu metroların birbirinden benzersiz tarihi değere ve görkemli mimariye sahip olduklarını? Bu gördüğünüz yer ne Louvre Müzesi’nden bir bölüm ne de burası Paris! Burası Moskova Rusya hattında bulunan, Kievskaya Metro İstasyonu! 1914’te başlayan metro inşaatı 4 yıl boyunca sürmüş. Vladimir Shukhov ve İvan Rerberg tarafından tasarımı ve inşaası gerçekleşmiş. Mermer sütunlar, rengarenk mozaikler, birbirinden ihtişamlı avizelerle Moskova’nın tarihi her gün yolcuların ziyaretiyle taçlanıyor!
Doğal bir yapının ortasında, biraz masal biraz gerçek arasında kalmış hissini uyandıran, yerin altında oluşuyla daha da gizemli bir hal alan bu istasyonun ilginç isminin anlamı ‘Kralın Bahçesi’. Şehirde yapılan arkeoloji alışmaları sonucunda elde edilen tarihi bulgular ve mini heykellerle bezenmiş olan metro istasyonu; 1977’de yılında Ultik Samuelson imzasıyla tasarlandı. İstasyonda yer alan sütunlar Roma döneminden yadigar, mermer levhalar da yine toprağın koruduğu tarihi parçalar. Esasen yerin altından bulup çıkarılan tarihi kalıntılar yien yerin altında bırakılmış, ancak tasarımı desteklemeleri sağlanmış. Kralın Bahçe’sinden geçmekte, metro sakinlerinin rutini olmuş.
Stokholm İsveç hattı; “Dünyanın en uzun sanat galerisi” unvanının sahibi! Hat üzerinde bulunan 100 istasyonun hemen hemen hepsi 150 farklı sanatçı tarafından gerçeküstü olarak tasarlanmış. Durak başı bir galeriye, her istasyonda farklı bir sanatçı dokunuşuna şahit olacak, kendinizi yerin altında, galaksinin bilinmez bir köşesinde hissedecek, uzunca bir yolculuğa çıkacaksınız. Her durakta tadacağınız yeni bir mekan deneyimiyle bu yolculuğun tadına doyum olmayacak.
Fransız yazar Jules Verne’nin çocuklar için kaleme aldığı; “Denizler Altında Yirmi Bin Fersah” kitabında önceleri okyanus yaratığı sanılan ancak bir deniz altı olduğu anlaşılan ‘Nautilus’dan ilham alınarak tasarlanan metro istasyonu; Ulusal Sanat ve Ticaret Müzesinde bulunuyor. 1994 yılında inşa edilen yapı; Belçikalı sanatçı François Schuiten ile Benoît Peeters’ın ortak tasarımı!
Gibisi gitti, gerçek bir müzeye geldi sıra! Burası Müze’ye ulaşmak için kullanılan istasyonun ta kendisi! İstasyon tümüyle müzenin bir uzantısı olarak; Diamond ve Schmitt Architects tarafından 2008 yılında tasarlansa da metro 1963’ten beri varlığını sürdürüyor. Metro dizaynı tümüyle müzede sergilenen eserlerden esinlenerek yapılmış. Duvarlardaki hiyeroglifler, birer heykele benzeyen sütunlar, Parthenon, Çin’in Yasak Şehri, İsis-Osiris kültünden anımsayacağınız Antik Mısır Tanrısı İsis, Toltek savaşçıları; Antik Yunan’daki Dor sütunlarını temsil ediyor!
Esasen burası devamlılığı olan bir metro hattının herhangi bir durağı ya da zamanda yolculuğa yanında ışıklardan hızlı seyahatiyle heyecanları doruklara çıkaran bir tünel değil! Ancak tümüyle camekân bir trende 360 derece görüntünün içindeki ışık gösterileri ve ses efektleriyle öyle sanmanız oldukça muhtemel! Sıra geldi sır perdesini aralayıp, gerçekleri söylemeye; burası Hungapu nehrinin altından geçen bir tünel! Bu haliyle de pek normal bir geçit sayılmaz ancak yapılan tüm düzenlemeler sonucunda aldığı hal oldukça doğaüstü! En fazla 5 dakika süren yolculuk boyunca yaşayacağınız deneyim eminiz ki bir ömre değecek!
Bir Yorum Yazın
Yorumlar